Sünnetten Çıkarılan Yanlış Sonuçlar Geçersizdir

Sünnetten Çıkarılan Yanlış Sonuçlar Geçersizdir



Aişe
annemizin ilme dair hadisi
Birinci Şüphe:
Aişe'nin (r.a) ilme dair hadisinden hatalı bir şekilde çıkarılan sonuç.
Müslim'in sahihinde kaydettiğine göre Aişe (r.a) şöyle demiştir:
"Ben size kendim ile Allah'ın Resulü (s.a.v) arasında geçen bir hadiseden bahsedeyim mi? Biz de evet dedik. Ravi diyor ki:
Aişe dedi ki:
Resulullah'ın bende olduğu, sıram olan gecede, Rasulullah uzandı ridasını koydu ve nalınlarını çıkarıp ayaklarının yanına koydu, harının bir tarafını yalağının üzerine yaydı ve uzandı. Benim uyuduğumu zannedecek kadar bir süre kaldıktan sonra ridasını yavaşça aldı. Nalınlarını sessizce giydikten sonra kapıyı açtı ve çıktı. Sonra da kapıyı yavaşça kapattı. Bunun üzerine ben abamı başıma geçirdim başörtümü taktım izarımı başıma geçirdim sonra da onun izi üzere yola koyuldum. Ta ki Bakia 'ya geldi. Orada kıyamda durdu. Çok uzun da durdu. Sonra da ellerini üç kez kaldırdı. Bundan sonra da ayrıldı ve ben de ayrıldım. O hızlandı ben de hızlandım. O koştu ben de koştum. O yetişti, ben de yetiştim ve onu geçerek eve girdim. Ben daha yeni uzanmışken o da girdi. Girerken dedi ki:
Ey Aişe neyin var? Aişe dedi ki:
Ben, bir şeyim yok dedim. O da:
Eğer sen bana haber vermezsen bana, Latiful-Habir olan Allah haber verir dedi. Ben de:
Ey Allah'ın Elçisi (s.a.v) anam babam feda olsun deyip haber verdim. Bunun üzerine dedi ki:
Önümde gördüğüm o karaltı sen miydin? Evet dedim. Bunun üzerine göğsüme beni acıtacak şekilde vurdu. Ve sonra da dedi ki:
Allah ve Resulü'nün sana zulmedeceğini mi sandın? Aişe (r.a) dedi ki:
İnsanların  ondan gizlediğini; evet, onları Allah ona bildirir.
Resulullah söyle demişti:
Şüphesiz sen gördüğün o esnada bana Cibril geldi. Bana seslendi. Ben O'nu senden gizledim ve O'na karşılık verdim. Fakat senden bunu sakladım. Çünkü sen kıyafetini çıkardığından dolayı yanına giremezdi. Ben senin uyuduğunu zannederek uyandırmaktan sakınarak senin ürkeceğinden de korktum. Cebrail bana dedi ki:
Şüphesiz Rabbin sana Bakia mezarlığına gelerek onlara istiğfar etmeni emrediyor. Aişe (r.a) diyor ki:
Ben, peki onlara ne diyeyim ya Resulullah, dedim. O (s.a.v) da dedi ki:
De ki: Mümin ve Müslümanların diyarı ehline selam olsun. Allah bizden önceki ve sonrakilere rahmet etsin. İnşaallah biz de size kavuşacağız." (Müslim Terc., 5/251-252)
Nevevi diyor ki:
"Aişe dedi ki: İnsanların O'ndan gizlediklerini, evet tabi ki Allah O'na bildiriyordu."
Usulde böyledir. Bu ise sahihtir. O sanki insanlar O'ndan gizlediğinde Allah O'na öğretiyor derken bunu nefsi tastik etmiş ve devamla evet demiştir. (Nevevi, 7/44)
Bu hadisin başından sonuna kadar Aişe annemizin tavrının neresinde şüphe vardır. Oysa onun insanlar ne zaman gizleselerdi tabi ki Allah O'na bildirirdi ifadesi ilme dair bir takrirdir. Kaldı ki bu Nevevi'nin de dediği gibi usulde (temel ilkelerde) de böyledir.
Söz gelimi eğer Aişe bu nazik hususta şüphede idiyse ki bundan Allah'a sığınırız. Şu halde Nebi (s.a.v), bu durumunu neden düzeltmedi?
Şayet bu, Aişe'nin (r.a) cehaletinden dolayı idi denilecek olsa; biz de cevaben şöyle deriz:
Şüphesiz Nebi (s.a.v) zatı envat hadisinde İslâm'a henüz girmiş bir kavmin yaptıklarını ve isteklerini şiddetle reddetmiştir. Onları, 'onların olduğu gibi bize de bir ilah yap' diyen Beni İsrail'e benzetmiştir. Keza kendisine Allah ve sen dilerseniz diyen kişinin bu dediğini derhal reddederek beni, Allah'a ortak mı kıldın? Sadece Allah dilerse de diye -yahut Resulullah'ın (s.a.v) dediği gibi- söylemiştir. Esasen onları bu duruma sadece cehalet afeti sürüklemişti.
Böyle iken Peygamber (s.a.v) Aişe'yi neden hemen reddetmedi?
Kaldı ki, O nübüvvet evinde büyümüştü. O ev ki içinde kitabın ayetleri ve hikmet okunuyordu. Dahası O, Allah'ın izniyle Mekke döneminden beri Müslüman'dı. Yani daha yeni Müslüman olmuş biri değildi.
Hadiste, onun nefsinin tastik etmiş olduğu sözlerine terettüp edecek en ufak bir levm bulunmamaktadır. Esasen bilindiği gibi gerektiği yerde açıklamanın ertelenmesi -ulema arasında hiçbir ihtilaf olmaksızın- caiz değildir." (Bkz. İbn Hazin, Ebu Muhammed Ali b. Ahmed b. Said, el-Muhalla, Tahkik: Ahmed Muhammed Şakir, Dar'ut-Turas, Kahire, 11/218 vd.)