Kim Şeriata Tabi Olmanın Terk Edilmesini Uygun (Caiz) Görürse Kafir Olur

Kim Şeriata Tabi Olmanın Terk Edilmesini Uygun (Caiz) Görürse Kafir Olur


İbni Teymiye
diyor ki:
Kelime-i şehadeti (şehadeteyni) ifade eden kişi, bununla beraber farzları yerine getirmese ve yasaklardan kaçınmasa da cennete girer ve bu durumdaki hiç kimse ateşle azap görmez diye iddia eden (söyleyen) kişi mürted bir kâfirdir.
Bu kişinin tevbeye davet edilmesi gerekir. Tevbe ettiyse iyi yoksa öldürülür. Aksine şehadeteyni telafuz edenler gruplara ayrılır (sınıf sınıftır). Bunlardan münafık olanlar, ateşin en derin yerinde bulunurlar." (Feteva, 35/106)
İmam (r.a), Hanbel'in şöyle dediğini belirtmiştir:
Bize Humeydi tahdis etti, dedi ki; insanların şöyle dediğini haber aldım:
Kim namazı, zekâtı, orucu, haccı ikrar eder ve ancak ölünceye kadar bunlardan hiçbirini işlemezse dahası ölünceye kadar kıbleye sırt çevirmiş olarak namaz kılmış olsa gene de bu kişi inkarcı olmadıkça mümindir. Yeter ki onun bunları terkederken içinde iman olduğu bilinsin ve farzlar ve istikbali kıbleyi kabul etsin. Bunun üzerine ben dedim ki:
Bu apaçık bir küfürdür. Bu Allah'ın kitabı elçisinin sünneti ve İslâm ulemasının dediklerinin zıddınadır. Ayette şöyle deniliyor:
"Dini yalnız kendisine has kılarak sadece O'na ibadet etmekle emrolundular." (Beyyine 98/5)
Ben Ebu Abdullah Ahmed b. Hanbel'in şöyle dediğini duydum:
Bunu kim derse şüphesiz Allah'a küfretmiş (inkâr etmiş) olur. Keza O'nun emirleri ile elçisinin Allah katından getirdiklerini reddetmiş olur." (Feteva, 7/209; *Külliyat, 7/173-174)
İmam İbni Teymiye (r.a), Ahmed b. Hanbel'in ise şöyle dediğini belirtmiştir:
Bize Halef b. Hayyan anlattı. Ona Ma'kil b. Ubeydullah el-Abesi şunu anlatmıştır:
Salim el-Aftas irca (mürciye) fikriyle yanımıza geldi, içinde Meymun b. Mehran ve Abdulkerim b. Malik'in de bulunduğu arkadaşlarımız bundan şiddetle nefret ettiler. O Allah'tan temenni etti ki kendisini mescit dışında hiçbir yerde onunla barındırmasın. Ma'kil dedi ki:
Bunun üzerine ben ' onunla tartıştım ve Ata b. Ebi Rebah'ın yanına bir grup arkadaşımla girdim. O bu esnada Yusuf 12/110 ayetini okuyordu. Ona, bizim bir problemimiz var. Bize zaman ayırabilirmisin dedim. O da bunu yaptı. Ona haber verip dedim ki:
Bizden önceki bir kavim bir şeyler ihdas etmişler. Bunlar diyor ki:
Şüphesiz namaz ve zekât dinden değildirler. O da dedi ki, peki Allah şöyle demiyor mu?:
"Dini yalnız kendine has kılıp hanifler olarak Allah'a kulluk etmeleri namaz kılmaları, zekât vermeleri için ancak onlara Müslüman olmaları emrolundu. İşte sağlam din budur." (Beyyine 98/5.)
Görüldüğü gibi namaz da zekât da dindendir. Bunun üzerine ben:
Şüphesiz onlar, bunlar fazladan olarak imandan değildirler, diyorlar dedim. O da:
Peki Allah indirdiği kitabında şöyle dememiş midir?:
"İmanlarına iman katsınlar diye." (Fetih 48/4) İşte bu imandır, dedi.
Ben de dedim ki:
Oysa böyle iken onlar, bunu sana nisbet edip intisap ediyorlar. Bu bağlamda bana şu haber de ulaştı:
İbni Zerr bir grup arkadaşıyla beraber senin yanına girmişler ve bu sözlerini sana sunmuşlar. Sen de kabul etmiş ve bu sözleri söylemişsin. Bunun üzerine o dedi ki: Vallahi hayır kendisinden başka ilah olmayana yemin olsun ki hayır. Bunu iki veya üç defa tekrarladı. Devamla dedi ki:
Medine'ye geldim ve Nafı'in yanında oturdum sonra ona:
Ey Ebu Abdullah benim sana arzedeceğim bir problemim var dedim. O da, bu gizli bir şey midir, yoksa aleni mi? dedi. Ben de, aleni değil gizli (özel) dir, dedim. Ben böyle deyince O da:
Nice sırlar vardır ki içinde hayır bulunmaz, dedi. Ben dedim ki:
Bu o türden değildir. Biz ikindiyi kıldıktan sonra kalktı elbisemi tuttu sonra meskenden çıktık ve fazla beklemeden hemen:
Sorunun nedir? dedi. Ben dedim ki:
Yanımızdaki bu kişiyi de uzaklaştır. O da uzaklaştırdı ve ben de ona onların sözlerini zikrettim. Bunun üzerine o da Resullulah'ın (s.a.v) şu sözünü nakletti:
"Ben onları kılıçla öldürmekle emrolundum. Ta ki La ilahe illallah dediklerinde can ve mallarını benden korumuş olurlar. Ancak hakkı müstesnadır. Ve hesabları ise Allah'a kalmıştır."
Ben de dedim ki:
Onlar diyorlar ki:
Biz namazın farz olduğunu ikrar ederiz, ama kılmayız. İçkinin haram olduğuna inanırız fakat içeriz. Annelerle evlenmek haramdır. Lakin biz evleniriz. Bunu anlatınca elini elimden çekti ve dedi ki:
Kim bunu yaparsa kâfirdir." (Feteva, 7/204-205; *Külliyat, 7/170-171)