Müslümanlara Karşı Kafirlere Yardım Etmenin Hükmü - HANEFİ ALİMLERİ

Müslümanlara karşı kafirlere yardım etmek ve onları desteklemek tevhidi bozar, onu temelden yıkar ve kulun amelini boşa çıkarır.

Kafirlere müslümanlara karşı, gerek vücudla, gerek silahla, gerek dille, gerek kalple, gerek kalemle, gerek malla, gerek fikirle ve gerekse herhangi bir yolla herhangi bir yardımda bulunmak küfürdür, İslam’dan irtidat etmektir.

Allah-u Teâlâ bizleri bu kötü amellerden korusun...

Müslümanlara karşı kafirlere yardım etmenin ve onları desteklemenin küfür olduğuna dair çokca deliller vardır. Bunlardan bazıları şöyledir:
İCMADAN :Bütün İslam ümmeti müslümanlara karşı kafirlere yardım eden kişinin, her ne kadar müslüman olduğunu iddia ederse etsin, mürted olup İslam’dan çıktığı konusunda ittifak etmişlerdir.



a - Ahmet b. Ali Er-Razi Ebu Bekir el-Cessas (Hicri 370 yılında vefat etmiştir.) şöyle dedi:

"Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

"Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ediyorlarsa babalarınızı ve kardeşlerinizi dostlar edinmeyiniz. Sizden her kim onları dost edinirse işte onlar zalimlerin ta kendileridir." (Tevbe: 23)       

Allah-u Teâlâ, bu ayetle kafirleri dost edinmelerini, onlardan yardım istemelerini, kontrolü onların eline vermelerini mü’minlere yasaklamış, hatta babaları veya kardeşleri olsalar bile onlardan beri olmalarını, onları yüceltmemelerini, onlara saygı göstermemelerini kendilerine farz kılmıştır.

Allah-u Teâlâ'nın müminlere böyle emirler vermesi, onları münafıklardan ayırmak içindir. Çünkü münafıklar kafirleri dost edinir, onları yüceltir, onlarla karşılaşmalarında kendilerine saygı gösterir, velayeti onlara verir ve onların görüşlerine itibar ederler.

İşte bu sebeble Allah-u Teâlâ mü’minlere emrettiği amellerle, onları münafıklardan ayıracak bir fark kıldı ve her kim kafirlere destek olur, onları dost edinir, onlardan beri olmaz, onları yüceltmeyi terketmezse o kimsenin kendi nefsine zulmettiğini ve Allah-u Teâlâ'nın cezasını hakettiğini bildirdi." (Ahkamu’l Kur’an c: 3 s: 130)

İmam Cessas başka bir yerde şöyle dedi:

"Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

"Ancak onlara (karşı) takiyye uygulamanız müstesnadır. (Al-i İmran: 28)

Yani ölümden veya herhangi bir uzvunuzun telef olmasından korkarsanız, inanmaksızın onlara karşı zahiren dostluk gösterebilirsiniz. İşte bu ayetin zahiri manası böyledir ve alimlerin çoğu bu görüştedirler.

Abdullah b. Muahmmed b. İshak el-Meruzi bize, Hasan b. Ebi’r-rabi el-Curcani’nin şöyle dediğini söyledi:

"Abdurrezzak bize, Muammer’in Katade’den Allah-u Teâlâ'nın:

"Mü’minler mü’minleri bırakıp da kafirleri veliler edinmesinler. Kim böyle yaparsa Allah’la arasında bir bağlantısı kalmamıştır. Ancak onlara (karşı) takiyye uygulamanız müstesnadır. Allah kendisine karşı (gelmekten) sizi sakındırıyor. Dönüş Allah’adır." (Al-i İmran: 28) ayeti hakkında şöyle haber verdiğini söyledi: 

"Bir mü’minin kafir bir kimseyi din konusunda dost edinmesi helal değildir. Allah-u Teâlâ'nın:

"Ancak onlara (karşı) takiyye uygulamanız müstesnadır" sözü; "ancak aranızda bir akrabalık bağı olursa kafirlere sılai rahim yapabilirsiniz" manasındadır.

Ayetteki "takiyye" kafir akarabalara sılai rahim yapmak olarak açıklanmıştır. Ayrıca bu ayet, takiyye halinde sadece zahiren küfür işlemenin caiz olduğunu gösterir. (Ahkamu’l Kur’an c: 1   s: 16)


b - Abdullah Ebu’l Bereket  En-Nesefi (Hicri 710 yılında vefat etmiştir.) şöyle dedi:

"Din düşmanlarına dostluk göstermeyi yasaklayan şu ayet indi:

"Ey iman edenler yahudi ve hristiyanları dostlar edinmeyin!" (Maide: 51)

Yani onlara yardım ederek, onlardan yardım isteyerek onları kendinize kardeş edinmeyin!

Mü’minlerle haşir neşir olduğunuz gibi onlarla haşir neşir olmayın, onlara dostluk göstermeyin!

Allah-u Teâlâ sonra bu yasağın sebebini bildirerek şöyle buyurdu:

"Onlar birbirlerinin dostudurlar." (Maide: 51)

Yani onlar birbirlerinin dostudurlar ve hepsi mü’minlere düşmandırlar.

Bu ayet küfrün tek millet olduğuna bir delildir.

Allah-u Teâlâ ayetin devamında şöyle buyuruyor:

"Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o da onlardandır." (Maide: 51)

Yani onların toplumundan olur ve onların hükmünü alır.

Bu ayet İslam dinine tabi olmayanlardan uzak durulması gerektiğini ısrarla ve şiddetle emrediyor.

Allah-u Teâlâ  bu ayeti şöyle bitiriyor:

"Muhakkak ki Allah, zalim kavme hidayet etmez"

Yani kafirleri dost edinerek nefsine zulmedenlere doğru yolu göstermez." (Nesefi Tefsiri  c:1 s:287)


c - Kadi Muhammed  Ebu’s-Suud El-İmadi (Hicri 951 yılında vefat etmiştir.) şöyle dedi:

"Allah-u Teâlâ'nın:

"Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o da onlardandır." (Maide: 51) ayetinin hükmü:

"Onlar birbirlerinin dostudurlar" (Maide: 51) ayetinin sebebine binaendir. Çünkü onların sadece birbirlerinin dostu olmaları hükmü, onlardan başkalarının onlarla dost olmaları halinde o kimselerin de kendilerinden olmasını gerektirir. Zira aynı dine bağlılık dostluğu gerektirir. İşte bu sebeble kafirleri dost edinenler mü’minlerden değil, ancak dost edindikleri kafirlerden olurlar.

Bu ayet kalben olmasa bile kafirlere dostluk gösterilmemesi gerektiğini bildirmektedir.

Allah-u Teâlâ'nın: 

"Muhakkak ki Allah, zalim kavme hidayet etmez" sözü kafirleri dost edinenlerin onlardan olduğunu apaçık göstermektedir.

Ayetin manası şöyledir:

"Allah kafirleri dost edinenleri imana hidayet etmez, onları kendi halleriyle baş-başa bırakır. Bu yüzden de mutlaka küfre ve sapıklığa düşerler." (Ebu’s-Suud Tefsiri  c: 3  s: 48)