Cehennemden İkâz ve Cehennem Ehlinin Halini Bildiren Kitab - Ibn Receb Al Hanbeli


Cehennemden İkâz ve Cehennem Ehlinin Halini Bildiren Kitab - Ibn Receb Al Hanbeli
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ


  • Cehennem'den Uyarma ve Sakındırma


Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: "Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında, iri gövdeli, haşin, Allah'ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildiklerini yapan melekler vardır." (Tahrim: 6)  

 "Eğer bunu yapamazsanız -ki asla yapamayacaksınız- yakıtı insanlar ile taşlar olan ve kâfirler için hazırlanmış olan Cehennem ateşinden korkunuz." (Bakara: 24) "Kafirler için hazırlanmış olan cehennem ateşinden sakınınız." (Al-i İmran: 131)

yine buyurdular: "Ben sizi alev saçan bir ateşe karşı uyardım." (Leyl: 14)"Onların üstlerinde ateşten gölgeler, altlarında da ateşten gölgeler vardır. İşte Allah, kullarını bu azabıyla korkutuyor. Ey kullarım! Benden korkun." (Zümer: 16)

Yine başka bir ayette ise: "Bu insan için bir öğüttür. Hayır, hayır! Andolsun aya, gerileyen gece karanlığına, söken şafağa. Sakar (cehennem) büyük gerçeklerden biridir. İnsanlar için uyarıcıdır. Aranızdaki ilerlemek isteyenler için de, geriye gitmeyi tercih edenler için de."(Müddesir: 31-37)

Hasan Rahmetullahi Aleyh:  "İnsanlar için uyarıcıdır" ayeti kerimesinin tefsirinde: "Allah Teâlâ kullarını bundan daha keskin bir şekilde uyarmamıştır," dedi. (İbn Ebi Hatim) 

 Katâde Rahmetullahi Aleyh'de:  "O, büyük gerçeklerden biridir" ayeti kerimesinde "Cehennem kast edilmiştir,"dedi. Simâk b. Harb, Numan b. Beşir'in hutbe okurken şöyle dediğini rivayet eder: "Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den şöyle işittim:"Ben sizi alev saçan ateşe karşı uyardım, ben sizi alev saçan ateşe karşı uyardım!" Hatta çarşıda bulunan biri Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in dediğini "benim bulunduğum bu makamdan işitebiliyordu," dedi ve üzerinde bulunan siyah aba düşüp ayaklarına indi." (İmam Ahmed)

Yine Numan b. Beşir'in rivayetine göre Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:"Ben sizi alev saçan ateşe karşı uyardım, ben sizi alev saçan ateşe karşı uyardım!" Çarşının en uzak yerinde bulunan kişi ve çarşıda bulunan herkes Peygamber'in Sallallahu Aleyhi ve Sellem minberde sesini işitebiliyordu.

 Simâk'tan gelen diğer bir rivayette ise Numan'dan: Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in üzerinde siyah bir aba bulunduğu halde hutbe verirken şöyle buyurduğunu işittim: "Ben sizi alev saçan ateşe karşı uyardım, ben sizi alev saçan ateşe karşı uyardım!." Eğer bir kişi burada yada şurada olsaydı mutlaka sesini duyardı. 

 Adî b. Hatem'den rivayet edildiğine göre, Resûlallah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:"Ateşten korununuz" buyurup yüzünü çevirdi. Sonra yine: "Ateşten korununuz." >buyurdu. Sonra yine yüzünü çevirdi ve bunu üç defa tekrar etti. Öyle ki, biz onun ateşin sıcaklığından yüzünü çevirdiğini zannettik. Sonra buyurdular ki:
"Cehennem ateşinden bir parça hurma -sadaka olarak vererek- ile dahi olsa kendinizi koruyun. Eğer -bir parça hurma bulamazsanız- güzel bir sözle kendinizi muhafaza ediniz."(Buharî-Müslim

 Enes Radıyallahu Anhu'nunn Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den rivayet ettiğine göre şöyle buyurdular: "Allah Teâlâ'nın sizi teşvik ettiği şeye rağbet ediniz. Cehennem, azabı ve cezası ile korkuttuklarından da korkup sakınınız. Eğer Cennetten bir damla sizinle olsaydı dünyada içinde bulunduğunuz nimetlerden daha iyidir. Yok, eğer Cehennemden bir damla sizinle olsaydı dünyanızda elinizde ne varsa onu yok etmeye yeterdi." (Beyhaki rivayet etmiştir. Bu rivayette cehalet vardır.)
 Sahihayn'de Ebu Hüreyre Radıyallahu Anhu'dan rivayet edildiğine göre:Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Benim ve ümmetimin hali ateş tutuşturan, ateşe kelebek ve diğer hayvanların geldiği adamın durumuna benzer, siz ateşe batarken ben sizin peştemalinizden yakalarım"  buyurdular. (Buharî-Müslim) 

Müslim'de gelen rivayette ise Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Benim örneğim ateş yakan adamın örneği gibidir, ateş aydınlık yaptığında kelebekler ona gelmeye başlarlar ve etrafında ki şu hayvanlar da içine girmeye başlar, adam onlara engel olmaya çalışır ancak başaramaz ve hayvanlar ateşe dalarlar" sonra dedi ki:"işte benim ve sizin durumunuzdur, ben ateşten uzak dur, ateşten uzak dur, diyerek peştemalinizden tutarım, ancak siz bana galabe çalar ve içine girmeye başlarsınız".

İmam Ahmed'in rivayet ettiğine göre: "Ey ümmet benim ve sizin misaliniz geceleyin ateş yakan adamın misali gibidir, kelebekler ve ateşe giden böcekler ona gelmeye başlarlar, adam onlara engel olmaya çalışır ancak ateşe düşmelerine engel olamaz, işte bende aynı şekilde peştemalinizdan yakalar ve sizi Cennete çağırırım ancak bana galabe çalar ve Cehenneme düşersiniz".

Yine İmam Ahmed, Abdullah İbn Mes'ud Radıyallahu Anhu'dan Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Allah Teâlâ bazı şeyleri haram kıldı, ancak sizden birilerinin onları işleyeceğini bildi, siz ateşe kelebek ve böceklerin gittiği gibi gidersiniz ben ateşe düşmemeniz için peştamalinizden yakalarım".

 Abdullah İbn Abbas Radıyallahu Anhu'ın hadisinde Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdular: "Ben sizi uyarıyorum Cehennemden sakınınız. Allah Teâlâ'nın koyduğu sınırları aşmayınız! Öldüğünüzde terk edilirsiniz ve ben sizin için havz'ın başındayım. Kim gelirse kurtuluşa erer. Bazı kavimler sol tarafa alınırlar ben Ya Rabbi ümmetim diyorum. Şöyle buyururlar: "Onlar senden sonra gerisin geriye döndüler-yani eski inançlarına döndüler-." (Bezzâr ve Teberânî'nin rivayet

 Başka rivayetinde Bezzâr: "Ben sizi uyarıyorum ve diyorum ki; Cehennemden sakınınız! Sınırlan aşmaktan sakınınız! Cehennemden sakınınız! Hadleri aşmaktan sakınınız!" Sonra hadisin kalan kısmını rivayet etti. 

İmam Müslim'in "Sahih"inde Ebu Hureyre Radıyallahu Anhu şöyle dedi:  "Ve yakın akrabalarım uyar." (Şuara: 214) ayeti kerimesi nazil olduğunda Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bütün Kureyşlileri toplanmaya davet etti. Bütün Kureşliler toplandılar. Sonra Peyagamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdular: "Ey Ka'b oğulları! Ey Lüey oğulları! Kendinizi Cehennem ateşinden koruyunuz.Ey Mürre b. Ka'b oğulları! Kendinizi Cehennem ateşinden koruyunuz.Ey Abduş-şems oğulları! Kendinizi Cehennem ateşinden koruyunuz. Ey Abdelmenaf oğulları! Kendinizi Cehennem ateşinden koruyunuz. Ey Haşim oğulları! Kendinizi Cehennem ateşinden koruyunuz. Ey Abdulmuttalib oğulları! Kendinizi Cehennem ateşinden koruyunuz.Ey Muhammed kızı Fatıma! Kendini ateşten koru! Çünkü ben Allah'ın yanında sizin için hiçbir şeye sahip değilim." 

 Ya'lâ b. El-Eşkad, Küleyb b. Hüzn'den anlattığına göre Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu işitim dedi: "Gücünüzün nisbetince Cenneti isteyiniz ve yine gücünüzün yettiği kadar Cehennemden kaçınız. Çünkü Cennet, kendisini isteyene karşı ilgisiz kalamaz ve Cehennemde kendisinden kaçandan gafil olmaz. Ahiret tuzaklarla sarılıdır. Dünya ise şehvet ve lezzetlerle sarılıdır. Sakın ha! Dünya sizi ahireti kazanmaktan mahrum etmesin." (Tabaranî ve bazıları rivayet etti. Bu hadisi aynı zamanda Ya'lâ b. A'meş o da Abdullah b. Cerat'tan o da Peygamber (s.av)'den rivayet etmiştir. Ya'lanın hadisi batıl ve münkerdir.)

Yahya b. Abdullah b. Abbas Radıyallahu Anhu'ından rivayet ettiğine göre Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdular: "Ne Cehennemden kaçanın uyuduğunu ne de Cenneti isteyenin uyuduğunu gördüm."(Tirmizî rivayet etmiştir. Yahya için zayıftır denilmiştir. İbn Merdeveyh bundan daha güzel bir şekilde diğer bir rivayeti vardır Ebu Hüreyre'den. Taberanî de bunun bir benzerini Enes Radıyallahu Anhu tan rivayet etmiştir. İbn Adî zayıf bir isnatla Ömer Radıyallahu Anhu dan rivayet etmiştir.) 

Yusuf b. Atiyye, Mualla b. Ziyat'tan rivayet ettiğine göre: Harb b. Hayyan bazı geceler dışarı çıkar ve avazı çıktığı kadar bağırır ve şöyle derdi:"Ne tuhaftır Cenneti isteyipte uyuyan kişi ve ne tuhaftır Cehennemden kaçınıpta uyuyan adamın hali. Sonra şu ayeti kerimeyi okurdu:  "Yoksa o ülkelerin halkı geceleyin uyurlarken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?"
(A'raf: 97)

Ebul Cevzâî: "Eğer yetkili olarak atansaydım, yollara minareler diker ve insanlara şöyle seslenmelerini isterdim: "Cehennem var Cehennem var!" </span><span>(İmam Ahmed "Zühd" isimli kitabında rivayet etti.) 

Abdullah b. Ahmed aynı kitapta geçtiğine göre Malik b. Dinar'dan rivayet ettiğine göre şöyle dedi: "Eğer kendime yardımcılar bulsaydım Basra'da minarelerde gece insanları Cehennem var Cehennem var diye uyarırdım" Sonra şöyle dedi: "Eğer yardımcılar bulsaydım onları dünyanın minarelerine dağıtırdım. Sonra ey insanlar Cehennem var Cehennem var demelerini isterdim."



 

1.  Seleften Ateş Gördüklerinde Kendilerini Kaybedenler

Selefi salihinden bazı alimler ateşten söz edildiğinde halleri değişir ve tedirgin olurlardı. Allah Teâlâ Cehennem hakkında şöyle buyurdu:
"Biz onu hem bir öğüt ve hatırlatma kıldık."
Mücahid ve bazı müfessirler bu ayeti şöyle tefsir ettiler:
"Dünya ateşi ahiret ateşini hatırlatır."

Ebu Hayyan Et-Temimî şöyle dedi:
"Otuz yıl ya da daha fazla bir zaman önce işittim ki, Abdullah b. Mes'ud demirci körüğünde çalışanlara uğradığında yere yığılırdı." (İmam Ahmed)

İbn Ebi Dünya, Said b. Ahzemî'den şöyle rivayet etti:
"İbn Mes'ud ile birlikte yürüdüğümüzde demircilere uğrardı, onların ateşten bir demir parçası çıkardıklarını gördüğünde orada durur, onlara bakıp ağlardı."

Atâ El-Horasanî şöyle dedi: </span>
<span> "Veysel Karanî -Üveys-ül Karnî- demircilerin bulunduğu yere gelir onların körüğü nasıl çalıştırdıklarına bakardı. Ateşin sesini duydukça çığlık atıp yere düşerdi".</span>

İbn Ebi Zübab'ın rivayetine göre:
"Talha ve Zeyd demircilerin körüğüne uğrar durup ona bakıp ağlarlardı."

A'meş şöyle dedi:
"Rebi b. Heysemî'yi görenler bana şöyle naklettiler:
" Demircilere uğrar körüğe ve içindekine bakar ve yere yığılırdı."

Matar El-Verâk:
"Hammeme ve Herem b. Hayyan sabahladıklarında demircilerin körüklerine uğrarlardı, demirin nasıl kızardığına bakıp ağlarlardı ve ateşten azad edilmeyi yüce mevladan niyaz ederlerdi."

Hammad b. Seleme Sabit'ten rivayet ettiğine göre:
"Beşir b. Ka'b ve Basra kurraları, demircilere gelip ateşin çıkardığı sese bakıp ateşten Allah Teâlâ'ya sığınırlardı."

El-Ala b. Muhammed şöyle dedi:
"Atâ es-Süllemî'nin yanına girdim onu yerde baygın yatarken gördüm."
Eşine dedim ki: "Bu ne haldir böyle?" dedi ki: "Komşularımızdan biri fırını yakıp iyice kızdırdı. O'da bunu gördüğünde bayılıp yere yığıldı."

Muaviye El-Kenedî de şöyle dedi:
"Ata Es-Sülemi yanında alevli bir ateş olan bir çocuğa rastladı ateş rüzgara kapıldı, bunu gördüğünde bayılıp yere düştü."

Hasan Radıyallahu Anhu ise şöyle dedi:
"Ömer Radıyallahu Anhu ateş yakıldığı zaman elini ateşe tutardı sonra şöyle derdi:
"Ey Hattab'ın oğlu sen buna sabredebilir misin?"

Ahnef b. Kays gece kandilin yanına gelir ve parmağını üzerine tutar sonra kendi kendine şöyle söylenirdi:
"Hisset!, hisset!"</span> daha sonra şöyle diyordu:
"Bu gün şunu şunu yapmaya seni sevk eden ne idi? Şu gün seni şunu yapmaya iten sebep ne idi?"

El-Buhterî b.Harise abid bir kişinin yanına girdi. Elinde alevli bir ateş vardı nefsini cezalandırıp kınıyordu. Bu hali ölene kadar devam etti.
Salih kimseler Cehennem ve Cehennem azabını anlatırken sanki dünyada görmüş gibi anlatırlar ya da deniz ve deniz dalgaları ve kızarmış kafaları, çocukların soğuk ve sıcakta, aç ve susuzlukta ağlamalarını görmüş de öylece anlatıyor gibi anlatıyorlar. Bunlara benzer halleri yeri geldikçe nakledeceğiz inşallah.
Daha önce zikretmiştik. Onlardan bazıları hamama girdikleri zaman Cehennemi hatırlıyorlardı.

Leys, Talha'dan rivayet ettiğine göre şöyle dedi:
"Bir adam çıka geldi elbiselerini çıkardı ve -sıcak- kumda ağlamaya başlayıp nefsine:
"Cehennem ateşini tad!, tad!."
"Cehennem ateşi daha çok sıcaktır" (Tevbe: 81)
Gece leş gündüzde tenbellikten başka bir şey değilsin, diye çıkışıyordu. O bu halde iken Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i ağacın gölgesinde gördü ve O'na doğru gelip:
"Nefsim bana galip geldi," dedi.
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona şöyle dedi:
"Yaptığında seninde bir sorumluluğun -suçun- yok mu? Muhakkak ki Allah Teâlâ sana göklerin kapılarını açtı ve meleklerin yanında seninle övünüp iftihar etti." (İbn Ebi Dünya rivayet etti mürseldir. Tabaranî de rivayet etmiştir. İsnadında durumları bilinmeyenlerde vardır. Allah Teâla en doğrusunu bilir.)



2.  Cehennem Korkusundan Uyuyamayanlar

Cehennem ateşinin korkusundan uyuyamayan: Esed b. Vidâa'h şöyle dedi:
"Şeddad b. E'vs uyumaya gitmek istediğinde tavadaki tane gibi olur-yani yerinde duramaz kızarırdı- şöyle söylenirdi:
"Ey Allah'ım! Cehennemi hatırlamak beni uyutmuyor" dedikten sonra tekrar namazlığının başına dönerdi.

Ebu Süleyman Ed-Dârânî şöyle dedi:
"Tavus yatağını serip uzanınca tanenin tavada kıvranışı gibi kıvranır durur sonra yatağını güzelce toparlar sabaha kadar kıbleye yönelir:
"Cehennemi hatırlamak abidlerin uykusunu kaçırdı"</span> şeklinde kendi kendine söylenirdi.

Malik b. Dinar, Rebi'a b. Heysemin kızının ona şöyle dediğini rivayet eder:
"Ey babacığım insanlar gece uyur sen neden uyumuyorsun?"
Babasının cevabı ise:
"Ey kızım ateş-Cehennem- bırakmıyor ki baban uyusun." Şeklinde olurdu...

Safvan b. Mahrez gecelediği zaman öküz böğürmesi gibi bir ses çıkarıp:
"Ateş-Cehennem- korkusu uyumama mani oluyor." diyordu.

Ammar b. Abdullah şöyle dedi:
"Cenneti isteyen ve Cehennemden kaçan kişinin uyuduğunu görmedim. Gecelediği vakitte şöyle diyordu:
"Cehennemin sıcağı uykumu kaçırdı" ve sabaha kadar uyumazdı.
Sabahladığında bu defa "Cehennemin sıcağı uykumu kaçırdı" deyip akşama kadar uyumazdı.
Rivayet edildiğine göre tanenin tavada kıvrıldığı gibi kıvranıp dururdu. Sonra yüksek -sesle şöyle seslenirdi:
"Ey Allah'ım! Ateş uyumama engel oldu. Benim günahlarımı affet." Ona:
"Ne olmuş sana ne diye uyumuyorsun?" şeklinde sorulduğu vakit "cehennemi hatırlamak beni uyutmuyor" cevabını verirdi.

El-Hür b. Husayn el-Fezârî beni fezâreden bir ihtiyar gördüm Halid b. Abdullah ona yüz bin verilmesini emretti. Kabul etmeyi reddetti ve şöyle dedi
"Cehennem dünya sevgisini kalbimden giderdi."
İnsanlar uyuduğunda ise "ateş ateş ateş" şeklinde çığlık attığı ondan rivayet edildi.

Kölelerden "Süheyb" isminde biri vardı: Gece uyumayıp ağlardı bundan dolayı efendisi tarafından cezalandırıldı. Efendisi olan kadın ona şöyle dedi:
"Kendini heba ettin."
O da şöyle cevap verdi:
"Süheyb Cennet zikredildiğinde onu özler ona iştiyakı artar ve Cehennem zikredildiğinde ise uykusu kaçar."

Ebu Mehdi şöyle rivayet etti:
Süfyan es-Sevri sadece gecenin ilk vaktinde uyurdu. Sonra korku ve dehşet içinde şöyle bağırırdı:
"Ateş, ateş ateş korkusu beni uykudan ve dünya şehvetlerinden alıkoydu."
Sonra  abdest aldıktan sonra şöyle diyordu:
"Yâ Rabbi benim neye ihtiyacımın oluğunu yalnızca sen biliyorsun, Cehennemden kurtulma isteği dışında hiçbir isteğim yok."

Bu manada Abdullah b. Mübarek Radıyallahu Anhu şöyle diyor:
Gece karardığında onları uykuydayken yakalar Gecenin korkusu uykularını kaçırır ve uyanırlar
Kendilerini güvende zannederler fakat gaflet içinde yatmaktadırlar.



3.  Cehennemin Gülmelerine Mani Olduğu Kişiler

Ateşin gülmelerine mani olduklarına gelince:
İsmail es-Süddî şöyle dedi:
Haccac, Said b. Cübeyr'e dedi ki:
"Duydum ki, hiç gülmüyormuşsun?"
İbn Cübeyr şöyle cevap verdi:
"Cehennem alevi tutuşturulmuş, kelepçeler hazır hale getirilmiş, zebaniler hazır beklerken ben nasıl gülebilirim?"

Osman b. Abdulhamid şöyle dedi:
"Gazvan'ın komşusunda yangın çıkmıştı söndürmeye gitti, parmaklarından birine ateş kıvılcımı düştüğünde şöyle dedi:
"Görmüyor muyum dünya ateşi bana ne kadar acı verdi? Allah'a yemin olsun ki, ben Cehennem ateşinden kurtulduğumu bilmeyene kadar gülmeyeceğim.

Seleften bir grup varacakları yer Cennete mi yoksa Cehenneme mi?
Bu netleşmeyene kadar gülmeyeceklerine dair sözleştiler. Bu alimlerden bazıları şunlardı:
Hammame ed-Dusî, er-Rebî' b. Hırâş ve kardeşi, Eşlem el- İclî ve Vüheyb b.el-Verd idi.

Yezid er-Rekkâşî'nin, Enes Radıyallahu Anhu'dan rivayet ettiğine göre:
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem yanında Cebrail olduğu halde miraca çıktığı zaman gürültülü şekilde bir yıkılış sesi duydu. Cebrail Aleyhisselam'a bu neyin görültüsüdür? Diye sordu.
Cebrail Aleyhisselam: "Allah Teâlâ'nın yetmiş yıldır cehennemin kenarından Cehenneme attığı bir taştı. Şimdi cehennemin dibine ulaştı." 
Ravi: "Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bunu duyduktan sonra tebessüm hariç hiç gülmedi." (İbn Ebi Dünya derki: Yezid er-Rekkaşi, salih bir kimsedir fakat hadis ezberlemiyordu.)

Ebu Said el-Hudrî'nin rivayet ettiği hadiste bu manâda idi. O hadiste:
"Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ruhunu teslim edene kadar hiç kahkaha ile gülmedi." deniliyordu.(Tabaranî zayıf bir isnadla rivayet etti.)
Meleklerin Cehennem yaratıldığından beri gülmedikleri daha sonra zikredilecektir.

Ebu Zerr'in rivayet ettiği uzun hadiste:
Yâ Resullallah! Hz Musa'nın sahifelerinde ne vardı? Diye sordum.
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:
"Ahirete inanıpta sevinene ve Cehenneme inanıpta gülene hayret ederim"</span> buyurdular.
(İbn Hibban ve başkaları rivayet etmiştir.)



4.  Cehennem Korkusundan Hastalananlar

Cehennem korkusundan hastalananlar olduğu gibi ölenlerde olmuştur.
Hasan Radıyallahu Anhu Cehennemden korkanları şöyle tanıtıyordu:
"Cehennem korkusu onları perişan etmiş, demir çubuk gibi zayıftırlar. Onlara bakan birisi: Bunlar hasta. Halbuki hasta değiller."
Sonra şöyle söylenir:
"Ahireti zikretmekten bu hale gelmişler bu ne çetin bir iştir."
Teheccüd namazında Tur Suresini okuyan bir adamın "Rabbinin azabı gerçektir ve onu def edecek kimse de yoktur" (Tur. 7-8) ayetine gelince bunu duyan Ömer Radıyallahu Anhu "yemin ederim ki Kabenin Rabbı haktır."
Sonra evine döndü bir aya kadar hastalandı ziyaretine gelenler hastalığın ne olduğunu anlayamadılar.

Basralı bir grup abidler, Cehennem korkusundan hastalanıp evlerine kapandılar.
El-Alâa b. Ziyad ve Atâ es-Sülemî gibi.
Hatta Atâ birkaç yıl yataktan kalkamadı. Ömer b. Abdulaziz Rahmetullahi Aleyh ölmesine sebep olan hastalığın başlangıcı Cehennem korkusundandı.

Imam Ahmed'in Hüseyin b. Muhammed'den o'da Fudayl b. Muhammed b. Mutarrif'tan rivayet ettiğine göre şöyle dedi:
"Bana güvenilir birisi, Ensar'dan bir gencin kalbine Cehennem korkusu düştü. Evinden çıkmaz oldu.
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona geldi. O, Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i karşıladı boynuna sarıldı ve genç öyle bir çığlık attıki, oracıkta ruhunu teslim etti.
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:
"Kardeşinizi hazırlayın. Cehennem korkusu ciğerini parçaladı." buyurdular.

İbn Mübarek'te, Muhammed b. Mutarrif'tan buna benzer bir rivayeti vardır. Diğer bir şekille "muttasıl" olarak rivayet edilen hadisi İbn Ebu Dünya rivayet etmiştir.
El-Hasan b. Yahya, Hazım b. Celbe b. Ebin-Nadre Abdî'den, O'da Ebu Sinan'dan, O'da Hasan'dan, O'da Huzeyfeden rivayet ettiğine göre şöyle dedi:
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem döneminde bir genç vardı yanında Cehennemden bahsedildiğinde ağlıyordu öyle bir hale geldi ki artık eve kapandı. Bu durum Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e anlatıldı. Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem oraya geldi, genç Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i görünce ayağa kalktı ve Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in boynuna sarıldı ve oracıkta yere yığılıp ruhunu teslim etti. Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:
"Arkadaşınızı hazırlayınız Cehennem korkusu ciğerini parçalamış. Nefsimin elinde olduğu Allah Teâlâ'ya yemin olsun ki, Allah Teâlâ onu Cehennem ateşinden korudu. Kim bir şeyi ümit ederse onu talep eder, kim'de bir şeyden korkarsa ondan kaçar." (Mürsel olan rivayet daha sahihtir.)

Hafs b. Amr el-Ca'fî dedi ki:
Davut et-Taî günlerce şikayette bulundu. Şikayetinin sebebi ise Kur'anı Kerim okurken bir ayetle karşılaşıyor onu sabaha kadar tekrar ediyor böylece hastalanıyor. Onu bir gün başı, bir kerpiç üzerinde ölü buldular". (Ebu Nuaym rivayet etmiştir.)

Mansur b. Ammar'ın Kufe'de gece uğradığı adamın Rabbine yalvarışının kıssası: Mansur şu ayeti okudu:
"Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun." (Tahrim: 6)
Mansur, öyle bir gürültü duydum ki ondan sonra hiçbir ses duymadım oradan geçip gittim. Sabah olunca oraya" döndüm.
Birde ne göreyim!
Bir cenaze çıkarıyorlar ve hemen yanında ihtiyar bir kadın. Kadına ölü kişi hakkında bir soru sordum. Tabi ki o beni tanımıyordu yani dün gece o ayeti okuyan kişinin ben olduğumu bilmiyordu.. Dedi ki; Allah hayrını vermesin!
Bir adam buradan geçiyordu. Kur'an'dan bir ayet okudu o da dayanamayıp korkudan ödü patladı ve öldü.

İbn Ebi-d Dünya, Muhammed b. El-Hasen'den, o'da bazı arkadaşlarının Abdulvehhab'tan rivayet ettiklerine göre şöyle dedi:
"Belh şehrinde demircilerin yanında oturuyordum oradan geçen bir adam körükteki ateşe baktı ve düştü. Hemen kalkıp yanına gittik baktık ki adam ölmüş."

Aynen bu isnatla El-Buhtry b. Yezidin Harise el-Ensarî'den rivayet ettiğine göre:
"Abidlerden bir adam demirci körüğünün yanına gelip durdu. Körük açılıdığında körüğe bakıp ağlamaya başladı. Sonra bir çığlık attı, yere düşüp oracıkta öldü."
Dedi ki: Abdurrahim b. Mutarrif b. Kudâme er-Ravas'den naklettiğine göre Abbas Radıyallahu Anhu'yu kölelerinden şöyle rivayet etti:

Mansur b. El-Mu'ter öldüğünde annesi şöyle bağırdı:
<span>"Ah, </span>katil Cehennemden başkası değildir, oğlum cehennem korkusundan öldü."
Bir rivayete göre: Ali b. Fudayl şu ayeti duymaktan öldü:
"Onların, ateşin kenarına getirilip durdurulduklarında, "keşke dünyaya tekrar döndürülseydik, Rabbimiz'in ayetlerini yalanlamasaydık. Ve inananlardan olsaydık" dediklerini bir görsen!"  (Enam: 27)

Yunus b. Abdula'lâ dedi ki:
"Abdullah b. Vehb, "Kitabu'l-Evhâm"ı okuyordu. Cehennemin sıfatlarını okuduğunda birden çığlık atıp bayıldı. Evine götürüldü. Birkaç gün yaşadı, ondan sonra vefat etti. Allah rahmet eylesin."



5.  Cehennemden Korkan Bazı Kişilerin Halleri

Enes Radıyallahu Anhu Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den rivayet ettiğine göre şöyle buyurdu:
"Nefsimin elinde olan Allah (c.c)'a yemin olsun ki, benim gördüklerimi görmüş olsaydınız az güler çok ağlardınız." Sahabelerden bazıları sordular, 'Yâ Resulallah ne gördünüz?" Buyurdular ki: "Cennet ve Cehennemi gördüm."(Müslim)

Abdullah İbn Abbas Radıyallahu Anhu rivayet ettiğine göre;
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Güneş tutulduğu zaman Cehennemi gördüm, bu gün gördüğüm manzaradan daha dehşetlisini-korkuncunu- hiçbir zaman görmedim." (Buharî - Müslim)

A'meş Mücahit'ten merfu olarak rivayet ettiğine göre:
"Eğer ateş insanlara gösterilmiş olsaydı gören her kişi ölürdü." (Mevkuf olarakda rivayet edilmiştir.)

Ebu Ya'lâ el-Mevsilî "Müsned"inde İbn Ömer Radıyallahu Anhu'den rivayet ettiğine göre;
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem hutbede şöyle buyurdu:
"İki büyük şeyi unutmayınız: Cennet ve Cehennemi."
Gözyaşları mübarek sakallarının etrafını ıslatana kadar ağladı sonra şöyle buyurdu:
"Muhammed'in nefsinin elinde bulunduğu Allah'a yemin olsun ki, eğer benim ahiret hakkında bildiklerimi bilseydiniz dağlara çıkar ve başınızın üzerine toprak atardınız."

İbn Ebu Dünyanın, belli bir isnadla Abdula'lâ'dan rivayet ettiğine göre:
"Toplanıpda Cennet ve Cehennemi zikretmeyen her topluluğa melekler şöyle derler: Bunlar iki büyükten gafildirler."

Amir b. Yesaf, Yahya b. Ebu Kesir'den rivayet ettiğine göre şöyle dedi:
"Cennet ve Cehennemde kalmanın ebedi olması, Cehennemden korkanların kalbini parçaladı."

İbn Simak'ta şöyle dedi:
"Allah'ı bilen ariflerin kalbini iki ebedinin zikri parçalamıştır: Onlar Cennet ve Cehennemdir".

Bekr el-Mazinî, "Ebu Musa el-Eş'ari'nin Basra'da hutbe verirken, Cehennem'den bahsetti ve gözyaşları minbere düşene kadar ağladı. O gün insanlar hüngür hüngür ağladılar" dedi.

İbrahim b. Muhammed el-Basrî'nin rivayet ettiğine göre:
"Ömer b. Abdulaziz yanında bulunan rengi kaçmış adama baktı ve ona, "neyin var senin?" dedi.
Adam: "İnşallah hastalık ve musibetler ya emirel mü'minin."
Bu şekilde Ömer b. Abdulaziz üç defa sordu.
Adam da aynı şekilde cevapladı.
"Söylemek istemediğim için ey emirel mü'minin: Ben dünyanın tadını tattım, artık oyun ve gülleri gözümde küçüldü. Taşı ve altının bir birinden farkı yok. Sanki ben Cehenneme, insanlar da Cennete sürülüyorlar. Bundan dolayı gecemi uykusuz ve gündüzümü ona karanlık kıldım. Ki bunların hepsi Allah Teâlâ'nın affı ve mağfireti, sevabı ve cezası yanında küçük ve değersizdirler."

Bu sözler, Harise'nin şu meşhur hadisine benziyor:
"Bu hadis farklı surette mürsel olarakda rivayet edilmiş. Yusuf b. Atiye es-Safar'ın rivayetinden muttasıl bir senetle rivayet edilmiş, hadiste zayıflıkda bulunmaktadır.
Enes'ten rivayet edildiğine göre Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ensarlı bir gence şöyle dedi:
"Nasıl sabahladın ey Harise?"
Genç: "Allah'a gerçekten iman etmiş olarak sabahladım," dedi.
Buyurdular ki: "Söylediğine dikkat et çünkü her sözün bir hakikati vardır." 
Genç: "Yâ Resulallah dünyadan yüz çevirdim gece uyumayıp gündüzü kendime kararttım, sanki ben Rabbimin arşına yapışmışım ve sanki ben Cennet ehline bakıyorum birbirlerini ziyaret ediyorlar ve Cehennem ehli de hayvanlar gibi uluyorlar."
Buyurdular ki: "Gördüklerine-yaptıklarına- sarıl. Allah'ın nuru olan iman, kalbinde olduğu bir kuldur bu." 
Mürsel olan rivayet, daha sahihtir.

Ahmet b. Ebî-l Havarî, Ali b. Ebî-l-Hür'den rivayet ettiğine göre:
"Allah Teâlâ Zekeriya'nın oğlu Yahya'ya şöyle vahy etti. "Ey Yahya İzzetime yemin olsun ki, eğer Firdevs Cennetini görmüş olsaydın bedenin erir ve nefsin onu aşırı arzulamaktan ölürdün. Yok, eğer Cehennemi görmüş olsaydın ağlamaktan gözyaşlarından sonra irin akardı."

İbn Ebi Dünya'nın Süfyan'dan rivayet ettiğine göre şöyle dedi:
"Ömer b. Abdulazizi suskun gören arkadaşları:
"Neden konuşmuyorsun ey emirel mü'minin?" dediler.
Ömer b. Abdulaziz:
"Cennet ehlinin birbirlerini nasıl ziyaret ettiklerini ve Cehennem ehlinin nasıl çığlık attıklarını düşünüyordum."
Sonra ağlamaya başladı.

Müğîs el-Esved şöyle diyordu:
"Her gün düşünerek mezarlığı ziyaret ediniz. Akıllarınızla Cennette her gün hayırların toplandığını hayal ediniz ve kalpleriniz ile her gün varacağınız yeri düşününüz, dikkatiniz ile dağılan insanların Cennete ve Cehenneme gidişlerine bakınız, kalp ve bedenleriniz ile Cehennemin tabakalarını ve sizi nasıl içine alacağını hissettiriniz."

Salih el-Merrî de şöyle dedi:
"Günahı düşünmek ağlamanın sebeplerindendir. Eğer kalp buna icabet etmezse zorluklarla karşılaşacaktır. Eğer yine kalbi buna icabet etmezse ateşin tabakaları arasında yuvarlanır."
Rivayet edildiğine göre Merrî bunu söylendikten hemen sonra baygın düştü ve mescitteki insanlardan haykırışlar yükselmeye başladı.

Süleyman ed-Dârânî:
"Malik b. Dinar gece arkadaşlarını bırakıp evin salonuna çıktı. Sabaha kadar evin ortasında ayakta bekledikten sonra arkadaşlarına gelip şöyle dedi:"
Cehennem ehlinin sabaha kadar zincir ve kelepçeleri ile beni yakalamaya çalıştılar ancak evin ortasında durarak kendimi muhafaza ettim."

Said el-Cürmî Cehennemden korkanlar hakkında konuşurken onları şöyle anlatıyordu:
"Cehennemden bahseden bir ayet geçtiğinde korkudan bağırırlardı. Sanki Cehennemin soluğu kulaklarında ve ahiret ise gözlerinin önünde duruyor."

Hasan Radıyallahu Anhu şöyle dedi:
"Allah Teâlâ'nın bazı kulları vardır, Cennet ehlini Cennette ebedi olarak görür gibiler ve bazı kullarıda vardır Cehennem ehlini Cehennemde ebedi olarak azap görür gibidirler. Cehennemi tasdik eden hiçbir kul yoktur ki Cehennemden dolayı kendisini kuşatan şey ona yeryüzü darlık vermesin. Münafık ise ateş arkasında olsa dahi inanmaz tâki ona hücum edene kadar ateş kendine saldırırken inanır."

Vehb b. Munebbih şöyle dedi:
"Beni İsrail'den bir abid vardı, rengi siyahlaşana kadar güneşin altında namaz kılardı. Yanından geçen birisi "bu sanki ateşte yanmış" dedi.
O da şöyle cevap verdi:
"Bu sadece onu -ateşi- hatırlamakla oldu birde ateşe girseydi acaba nasıl olurdu."

İbn Uyeyne dedi ki, İbrahim et-Temimi şöyle dedi:
"Nefsimi Cennete hayal ettim meyvelerinden yiyip orada bulunan bütün yeni şeylerden tattım. Sonra onu Cehennemde hayal ettim zıkkımından yiyor irininden içiyor zincir ve kelepçeleriyle bağlı bir halde, nefsime:
"Hangisini istiyorsun?" dedim.
"Dünyaya dönüp salih amel işlemek istiyorum" dedi.
Ben de ona: 
"Şuan güvendesin haydi amel et" dedim.